İstanbul Adalar, sadece doğal güzellikleriyle değil, Osmanlı döneminden bugüne uzanan mimari mirasıyla da büyüleyici bir dünya sunuyor. Son günlerde popüler bir TV dizisiyle gündeme gelen Şakir Paşa Köşkü de, bu mirasın karakteristik örneklerinden biri. Peki, bu köşk ve Adalar’daki diğer Osmanlı köşkleri, bize geçmişin estetik ve kültürel zenginliği hakkında neler anlatıyor?
İstanbul Adalar, 19. yüzyılda Osmanlı aristokrasisi ve seçkinleri için bir kaçış noktası haline geldi. Bu dönemde inşa edilen köşkler, hem doğayla uyumlu tasarımları hem de Batı ve Doğu mimari unsurlarını harmanlayan yapılarıyla dikkat çekiyordu. Adalar’ın dik yamaçlarına serpiştirilen bu köşkler, deniz manzarası ve geniş bahçeleriyle lüks bir yaşam sunarken, aynı zamanda dönemin sosyal ve kültürel yaşamına da ışık tutuyordu.
Büyükada’da yer alan ve günümüzde yeniden ilgi odağı olan Şakir Paşa Köşkü, 1897 yılında deri fabrikatörü Konstantin Tripo tarafından, mimar Hristos Yovanidis’e yaptırılmıştır. Maden Yılmaztürk Caddesi 127 numarada bulunan bu köşk, dönemin ünlü ailelerinden Şakir Paşa ailesine ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor. Geniş cepheleri, yüksek tavanları ve zarif ahşap işçiliği ile Osmanlı’nın son dönem mimari tarzını yansıtan yapının en çarpıcı özelliklerinden biri, denize hakim konumu ve egzotik bitkilerle bezeli bahçesidir.
Şakir Paşa Köşkü, yalnızca zarif bir konut değil, aynı zamanda dönemin yaşam kültürünü de yansıtan bir yapıydı. Köşk, iki ana bölümden oluşuyordu: Birinci kısımda mutfak, çamaşırhane ve bahçıvan odası bulunurken, esas ahşap köşk üç katlı olarak inşa edilmişti. İç mekânda uzun salonlar, renkli camlı kapılar, mermer çeşmeler ve ağır kadife perdeler kullanılmıştı. Büyükada’da henüz elektrik ve su tesisatının bulunmadığı dönemde, köşk kendi suyunu ve elektriğini üretiyor, bu amaçla bahçede özel bir motorhane bulunuyordu.
Bahçesi ise adeta bir botanik bahçesi gibiydi. Emirgân havuzlarını andıran havuzları, büyük serası, kameriyeleri, küçük şelaleleri ve bostan dolabı, doğayla iç içe bir yaşam alanı sunuyordu. Ancak, tüm bu mimari ve kültürel zenginliğe sahip olan köşk, 1980’li yıllarda yıkılmış ve yerine eski yapıyla ilgisi olmayan betonarme bir bina inşa edilmiştir.
Günümüzde, köşkün popüler olmasını sağlayan TV dizisi, gerçek mekanda değil, dönemin mimarisine uygun olarak yaratılmış özel bir platoda çekiliyor.
Adalar’daki Osmanlı köşkleri, genellikle ahşap malzeme kullanımı, geniş pencereler ve balkonlarıyla dikkat çekiyor. Bu yapılar, hem geleneksel Türk evi mimarisinin izlerini taşıyor hem de Avrupa’dan gelen Art Nouveau ve Neo-Klasik tarzların etkilerini yansıtıyor. Köşklerin çoğu, yüksek tavanları, geniş merdivenleri ve detaylı süslemeleriyle dönemin estetik anlayışını gözler önüne seriyor.
Adalar, İstanbul’un tarihi ve doğal kimliğini barındıran nadir bölgeleri arasında yer alıyor. Osmanlı’nın son döneminde şekillenen ahşap köşk geleneği, günümüzde büyük ölçüde korunamamış olsa da, kalan örnekler geçmişin incelikli yaşam tarzını yansıtmaya devam ediyor. Şakir Paşa Köşkü’nün yitirilmiş olması, Adalar’daki tarihi yapıların korunmasının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu yapılar, İstanbul’un kültürel mozaiğinin vazgeçilmez bir parçası olarak, gelecek nesillere aktarılmayı hak ediyor.
https://adalarmiras.com/detay/...
https://adalidergisi.com/tum-s...
https://sehirplanlama.ibb.ista...