DAFdf Arquitectura y Urbanismo imzalı Palenque İstasyonu, Meksika’daki Maya Treni Projesi’nin önemli bir parçası olarak kültür, tarih ve sürdürülebilirliği aynı çatı altında buluşturuyor. Maya arkeolojik alanının giriş kapısı niteliğindeki bu yapı, bölgenin iklim koşullarına uyum sağlayan pasif tasarımıyla dikkat çekiyor. Geleneksel formları çağdaş bir mimari dille yorumlayan istasyon, bölgenin doğal dokusuna duyarlı bir altyapı modeli sunuyor.
Palenque İstasyonu’nun tasarımında Maya mimarisinin izleri, modern altyapı çözümleriyle bir araya geliyor. Eğik düzlemlerle biçimlendirilmiş yeşil çatısı, Chiapas ormanlarında gizlenen antik yapıları çağrıştırırken, dört cephesi açık plan kurgusu sayesinde doğal havalandırma sağlanıyor. Sıcak iklimin gerektirdiği gölgeleme ve hava akışı, istasyonun temel yapısal kararlarında belirleyici olmuş.
Mekana kimlik kazandıran unsurlardan biri, Maya Kralı Pakal’ın yeşil maskesini soyutlayan mozaik duvar. Yapının genel geometrisiyle örtüşen bu referans, istasyonun kültürel bağlamını pekiştiriyor. Eski bir havaalanının kot farklarından yararlanılarak inşa edilen istasyon, peyzajla güçlü bir ilişki kurarken alt kotta teknik alanlar, üst kotta ise yolcu alanları ve kontrol merkezleri ile işlevsel bir bütünlük oluşturuyor.
Yapısal sistemde beton kolonlar ve istinat duvarları, ray hatlarının geçişini tanımlarken çelik taşıyıcılar ve üçgen çatı kurgusu yapıya hafiflik ve açıklık kazandırıyor. İç mekanda ahşap elemanlar ve bambu tavanlar hem görsel sıcaklık yaratıyor hem de sürdürülebilirlik vizyonunu destekliyor. Pergolalar ve dairesel bir kent meydanı etrafında gelişen üst kot planı, gelecekteki kentsel gelişime de altyapı hazırlıyor.
Palenque İstasyonu, sadece ulaşım işleviyle değil, kültürel ve çevresel bağlamlara duyarlılığıyla da öne çıkıyor. Maya Treni’nin uç noktalarından biri olan bu terminal, bölgesel kalkınmaya katkı sunarken, mimarlık aracılığıyla geçmişle geleceği buluşturuyor.
https://www.archdaily.com/1025...