Henning Larsen, 105 Victoria Street projesi ile geleceğin sosyal ofisinin tanımını yapıyor. İskandinav tasarım ekolünün temsilcisi ünlü firmanın, Londra’daki ilk projesi olan 105 Victoria Street; Westminster’in kalbinde, Buckingham Sarayı’ndan sadece kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunuyor.
Pandemi sebebiyle neredeyse 2 yıldır süregelen belirsiz çalışma koşulları, ofisin geleceğinin birçok kişi tarafından sorgulanmasına neden oldu. Her ne kadar bazıları evde çalışmaktan verim almış olsa da, aktivite ve sosyal etkileşim eksikliğinin zihinsel ve fiziksel sağlık üzerindeki olumsuz etkisi yadsınamaz. Bu etkenleri göz önüne alarak tasarlanan proje; yalnızca ofis alanlarını değil, tipik ofis fuayesinin bir kent meydanı olarak yeniden yorumlanmasını da içeriyor. Çeşitli iç ve dış mekan aktivite olanakları, baştan sona daha aktif geçen bir iş gününe olanak tanıyor. 105 Victoria Street ayrıca; iş birliği, kutlama ve dinlenme alanlarıyla kentsel mekanları geliştirmeyi de hedefliyor.
Firmanın sorumlu ortaklarından Jacob Kurek, projeyi şu sözlerle tanımlıyor: “Londra’nın kalbinde, enerji ve çeşitlilik açısından şehrin kendisine eş, küçük bir kamusal alan yaratacak, aktif bir kentsel destinasyon ortaya çıkarmayı amaçladık.”
Tasarım aynı zamanda sürdürülebilirliğe makro bir bakış açısı getiriyor ve 2026 yılına kadar net sıfır karbona ulaşmayı hedefliyor. Geleceğin aktif ve sosyal ofisinin ne olabileceğine dair bir prototip sunan projenin inşaatına, Ağustos 2022’de başlanacak.
