100 YILIN MİMARİ MİRASI

Cumhuriyetimizin mimarı Atatürk’ün izinde yol aldığımız 100 yılı, gurur ve mutlulukla kutluyoruz. Cumhuriyet’in ilk yüzyılı bize sayısız eser, başarı ve değerli isim kazandırdığı gibi, değerli bir mimari miras da bıraktı.

Cumhuriyet'in ilanından bu yana geçen yüzyılda, Türkiye’de hem dönemin küresel akımlarının hem de ülkenin kendi diriliş hikayesinin izlerini taşıyan sayısız mimari eser ortaya çıktı. Cumhuriyet döneminde inşa edilen mimari eserler ve şehirlerin karakterini belirleyen yapılar, ülkenin modernleşme sürecinin hikayesini de anlatıyor.

Cumhuriyetin mimari mirasına dair en çarpıcı örneklerden biri, hiç şüphesiz Anıtkabir. Ankara'nın kalbinde yükselen bu anıt, Cumhuriyetimizin mimarı Mustafa Kemal Atatürk'e olan saygının bir sembolü niteliğinde. Emin Onat ve Orhan Arda tarafından İkinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda Neoklasik tasarlanmış olan yapı, günümüzdeki Türkiye topraklarında tarih boyunca hüküm sürmüş Hitit, Yunan, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinden izler taşıyor. Yalnızca bir anıt mezar olmanın ötesinde, aynı zamanda Ankara’nın ve Türkiye’nin en ikonik yapılarından biri olarak kabul ediliyor.

Mimari mirasımızın bir diğer önemli parçası olan Atatürk Kültür Merkezi (AKM), 1969 yılında İstanbul Kültür Sarayı adıyla, dünyanın dördüncü büyük sanat merkezi olarak hizmete girdi. Mimar Hayati Tabanlıoğlu projesi üzerine inşa edilen bina, İstanbul'un kültür ve sanat hayatına damgasını vurdu. Türkiye’de Cumhuriyet döneminin simge yapılarından biri olan kültür merkezi, 2008’den 2018'e kadar kapalı kaldı ve Şubat 2018'de yenisinin yapımı için yıkıldı. Yeni yapılan bina ise orijinal projenin sahibi mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Tabanlıoğlu tarafından tasarlandı ve 29 Ekim 2021 tarihinde açıldı. İstanbul'un kalbinde, Taksim’de yer alan AKM, mimarisiyle, tarihiyle ve içinde barındırdığı sanat etkinlikleriyle Türkiye'nin kültür mozaiğine ayna tutmaya devam ediyor.

Şandor Hadi ve Sevinç Hadi imzasını taşıyan Milli Reasürans Binası da, modern mimarimizin önde gelen örneklerinden biri. İstanbul'un Şişli semtinde, Teşvikiye’de yer alan bu bina, estetik ve fonksiyonelliği bir araya getirerek şehrin siluetine özgün bir dokunuş katıyor.

Modern Türk mimarisinin önemli yapıtlarından birisi kabul edilen İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ), iki aşamada inşa edildi. Projenin ilk aşaması 1967 yılında, ikinci aşaması ise 1968 yılında tamamlandı. Başlangıçta döşemeciler ve manifaturacılara hizmet veren bir çarşı iken 1980'lerde bir plakçılar çarşısına dönüştü. Çarşının içinde sekiz çağdaş Türk sanatçısının İstanbul’u ve ticareti simgeleyen panoları yer alıyor ve çarşı bu eserler nedeniyle bir açık hava müzesi olarak kabul ediliyor.

Türkiye'nin mimari mirasını incelediğimizde, bu ve benzeri mihenk taşları, geçmişle bugün arasında bir köprü kurarak kültürel bir birikimi gelecek kuşaklara taşıyor. Bu mimari eserler, sadece geçmişi değil, aynı zamanda Türkiye'nin mimari zenginliğini ve evrimini anlamamıza olanak tanıyor. Bugün, hepimizin sorumluluğu ise bu mirası yarına taşımak ve daha da geliştirmek olmalı.