PANDEMİ SONRASI OFİS MİMARİSİ

Açık ofisin sonu mu geliyor? Çalışma alanları ne yöne doğru evriliyor? Covid 19 salgını hayatımızı birçok yönde etkiledi. Bunun ilk aşaması insan ilişkileriyken, ikinci aşaması da mekanlarla olan ilişkimiz oldu. Dolayısıyla mimarlık uygulamaları da kaçınılmaz bir şekilde buna ayak uydurdu. Peki çalışan insanın günlük hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği ofisleri bundan sonra neler bekliyor?

Yıllardır tasarımcılar, çalışan sağlığı ve verimliliğini artırmak için doğal aydınlatma, havalandırma ve doğayla bağlantıda olmanın önemine dikkat çekiyordu. Covid 19 salgını sırasında bu kavramlar çok daha anlamlı hale geldi. 2020’den bu yana yapılan çeşitli global araştırmalar, yeni ofis düzeni hakkında birkaç farklı yola işaret ediyor. Açık ve temiz havanın faydaları zaten biliniyordu, son 1,5 yılın tecrübesi ise bu bilgiyi pekiştirmeye yaradı. Dolayısıyla yeni ofis mimarisinin öne çıkan unsurlarından biri, dış mekan kullanımı oldu. İklim koşulları dış mekanın ofislere entegrasyonu açısından etkili olsa da; artık balkon, bahçe ve teraslar sadece sigara içenlere özel olmayacak gibi görünüyor. Açık alanların iş yerlerine daha etkin şekilde dahil edilmesi, öngörülen değişikliklerden yalnızca bir tanesi. Araştırmalar mimarideki en büyük farklılıkların asansör kullanımı, koridorlar, merdivenler, açık ofis düzeni ve bina giriş-çıkışlarında olacağını gösteriyor.


Mimari, tasarım, planlama ve danışmanlık firması Gensler’in ofis çalışanları ile yaptığı anketler, insanların ofis ortamından tamamen kopmak istemediğini ortaya koyuyor. Gensler’in iş yerleri global araştırma lideri Janet Pogue McLaurin, ofis deneyiminin farklı çalışma rutinleri olan çalışanlara göre değişiklik göstereceğini belirtiyor. Salgının ardından hibrit bir çalışma modeline geçmeyi hedefleyen Gensler, insanların bireysel ve ekip olarak en iyi nasıl çalıştığını anlamaya çalışarak, herkes için en iyi deneyimi sunacak tasarım stratejileri geliştiriyor. Bu nedenle iş yerlerini daha esnek ve fonksiyonel hale getirmenin yollarını araştırıyor. Katları farklı “zone”lara ayırmak, istenildiğinde ekip istenildiğinde ise bağımsız çalışmaya olanak tanıyacak hareketli mobilya grupları tasarlamak bunlardan bazıları… McLaurin’e göre akıllı bina teknolojilerinin de salgın sonrası kullanımı ağırlık kazanacak. Özellikle temassız ortamlar, akıllı havalandırma sistemleri ve her türlü bina olanağını uzaktan yönetmeye imkan tanıyan teknolojiler hızla gelişmeye devam edecek.

Asansörlerde kişi kısıtlaması, kimlik tanıyarak istenen kata çıkan asansörler, mimaride daha fazla ve kullanışlı merdivenler; çok çalışanlı binalar için ortaya çıkan farklı çözümler… Rotasyonlu çalışma düzenine geçilmesi; açık ofislerin yerini daha mesafeli bireysel çalışma istasyonlarının alması; farklı ekiplerin koşullarına göre, uzaktan çalışma veya ofisten çalışma imkanlarının organize edilerek iş yerinin de bu organizasyona uygun tasarlanması gibi uygulamaları da önümüzdeki dönemde karşılaşacağımız yeniliklerin arasında sayabiliriz.